Hakkımda

Fotoğrafım
Amacım, hayata farklı açılardan bakarak hayati şeyleri yakalayabilmek ve hayatımızdaki 5 maddelere dikkat çekmek

30 Ekim 2016 Pazar

5 Maddede Değeri Bilinmesi Gereken Şeyler


Bugün sizlerle belki de hepimizin duymuş olduğu Efendimiz (Sav)'in bir hadisini ele alacağız. Efendimiz (Sav) buyurdular ki;

5 şey gelmeden önce 5 şeyin kıymetini biliniz:

1. Hastalık gelmeden önce sıhhatin

Evet, her şeyin başı sağlık demişler. İnsanın sağlığı olmadıktan sonra zenginliğin de, makamın da pek bir kıymeti olmuyor. Hatta insan yediği lokmadan da bir tat alamıyor. Ayrıca, Allah yolunda kulluk ta sağlıklı bir vücutla daha iyi yapılıyor. Zaman zaman yolum bir vesileyle hastanelere düştüğü zaman sağlığın değerini daha iyi anlıyorum. Oradaki hastaları zayıf, çaresiz, dertli gördüğüm zaman sağlıklı halime şükrediyorum. Öyleyse bizler de sağlığımızın kıymetini bilmeli ve hastalıklar bizi meşgul etmeden sağlam vücudumuzla yapmamız gereken kulluğu yapmalıyız.



2. Yaşlılık gelmeden önce gençliğin

İnsanın yaşlanması demek, elden ayaktan düşmesi yani güçsüzleşmesi, gözünün iyi görmez, kulağının iyi duymaz olması demektir. Beli bükülür, gözünü uyku tutmaz ve vücudunun sıcaklığı gider yerini soğukluk alır. Artık gençliğin o enerjik halinden eser yoktur onda. Ayağı bir çukurdadır artık ve ölüm her an beklenmektedir.

O yaşlı haliyle ibadetlerini de doğru dürüst yapamaz insan. Hastalıkların da iyice kendisinde yerleştiği o demlerde ibadetlerin de neşvesini duyamaz kendisinde. O halde insan daha elinin ayağının tuttuğu, güçlü olduğu o gençlik zamanlarının kıymetini bilmeli ve onu en değerli şeyleri peylemek için geçirmelidir. Gençliğine güvenip te zevk-u safanın peşinde koşarsa, haylazlıklar yaparsa, ibadetlerimi sonra yaparım derse yarın mahşerde çok pişman olur. Hem yaşlıyken yapılan ibadet mum ışığı gibiyse gençken yapılanı ise güneş ışığı gibidir. Çünkü gençlik zamanı o kadar meşguliyet arasında insanın Rabbisini unutmaması ve secdeye varması Allah katında çok değerlidir.



3. Fakirlik gelmeden önce zenginliğin

Dünya'nın türlü türlü hali var. Bugün zengin olabiliriz ama bu yarın fakir düşmeyeceğimiz anlamına gelmez. Dünya, bir zamanlar zengin olduğu halde iflas edip fakirliğe düşen insanlarla dolu. Öyleyse insan zenginken onu iyi bir şekilde değerlendirmeli, herkese hakkını vermeli ve parasını meşru olmayan yerlere harcamamalıdır. Fakirleri küçümsememeli, kendisinin de bir gün onların durumuna düşebileceğini göz önünde bulundurarak Allah'ın kendisine ihsan ettiği zenginlikten o muhtaç insanlara da vermelidir.



4. Meşguliyet gelmeden önce boş vaktin

Zaman, insanın en kıymetli sermayesidir. Para bir şekilde kazanılır ama boşa giden zaman bir daha geri getirilemez. Aynı zamanda insan ebedi ahiret hayatını da kendisine verilen zamanla kazanacaktır. Oysa zamanımız o kadar çok insanı meşgul eden şeylerle dolu ki. Dünya, bu modern çağlarda hiç olmadığı kadar daha cazip. Sanal dünyalarda ömürler tükeniyor ve insanın en kıymetli sermayesi eriyip tükeniyor. 

Eskiden buz dolabının olmadığı o dönemlerde sokakta birisi güneş altında buz satıyormuş ve diyormuş ki; "Sermayesi erimekte olan bu adama acıyınız" Evet, hepimizin aslında sermayesi tükeniyor. Her gün bize 24 altın veriliyor ama acaba bizler bu altınları değerlendirebiliyor muyuz? Evet, insan başının kalabalık olmadığı, meşguliyetlerin kendisini sarmadığı dönemlerde boş zamanının kıymetini bilmeli ve onu en değerli şeyleri kazanmak için kullanmalıdır.



5. Ölüm gelmeden önce dünya hayatının

Evet, bizlere hayat bir kere veriliyor. Karşımızda bir hedef tahtası ve sadece bir okumuz var ve onu 12'den vur deniliyor. Ama o okunu iyi atması için her türlü eğitim veriliyor, imkanlar gösteriliyor, güzergah ta oldukça iyi aydınlatılmış. Elindeki yay ve ok da oldukça kaliteli. İnsana sadece okunu fırlatması kalıyor. Şimdi insan, eğitimden kaytarırsa, imkanları göz ardı ederse, ok ve yayına da iyi bakmazsa hedefini 12'den vuramazsa suç kimin olur? 

Aynen öyle de, insan kendisine verilen ömür sermayesini O'nun yolunda kullanmazsa, hayatını hep oyun ve eğlence peşinde geçirirse, ötelerden gelen sese kulak vermezse yarın mahşerde ellerini dizlerine vurduğu zaman suç kimin olur? Kendisinin olmaz mı? Öyleyse insan, kabristanlara bir gidip bakmalı. Oralarda yatan bir dünya dolusu insanın çoğunun "Ah!!! Tekrar dünyaya geri döndürülsek te hayırlı işler peşinde koşsak" diye hayıflandıklarını duyar gibi olmalı ve hayatına çeki düzen vermelidir.



Ne mutlu Efendimiz(Sav)'in bu hadisini hayatlarında uygulayıp Cenneti peyleyen bahtiyar insanlara!!!


0 yorum :

Yorum Gönder